26 Ağustos 2010 Perşembe

Geçmişten Bugüne (Giriş)


Aylar önce bu yola girerken ne yapacağımız, ne yazacağımız konusunda aklımızda hiçbir net fikir yoktu. Birkaç taslak, iki şiir; nispeten dar bir kadroyla ilk sayıyı çıkarttık.

Sessiz’in üçüncü sayısına geldik, hala konu seçimi gibi temel yapılara karar verdiğimiz, işleyiş için geçerli bir rota oluşturduğumuz söylenemez. Bu ilk bakışta bir istikrarsızlık olarak algılanabilir belki, dergiyi çıkarma aralıklarımızdaki sekteleri de sayarsak. Lakin vaziyet öyle ki bize aynı zamanda her türlü duyarlılığımızı yöntemde hiçbir sorunla, kendi elimizle kalıplaştırdığımız bir duvarla karşılaşmadan paylaşma imkanı veriyor.

Bu sayıda daha güncel bir konu yelpazeyle karşınızdayız; anlatmak istediklerimiz vardı.

Türkiyeli Kürtler’in yaşadıkları yıllarca bir terör sorununa indirgenip burada yaşayan halkın sorunları marjinalleştirildi; daha öncesindeyse bu insanlar kendilerini koruması, özgürlüklerini sağlaması beklenen devlet tarafından uygulanan; bir dili, kültürü neredeyse yeryüzünden silme eşiğine gelen eritme, en iyi ihtimalle görmezden gelme politikasıyla karşılaştı. Nice aydını, halen devam eden savaşta sayısız genci bu yolda yitirdik ve bu tavrımızla kendi insanlarımızı karanlığa terk ettik.

Dosya konumuz bu kez onların maruz kaldıkları baskıya değiniyor, mümkün olduğunca nesnel kalmaya da özen göstererek Kürtlerin sorunlarını bir nebze olsun aktarabildiğimizi umuyoruz.

Yazın yaşananlara bakınca iş, her zaman olmasa da kimi noktalarda ırkçılığa vardı üstelik, 6-7 Eylül Olayları’nın halen güncel, anısının bugün bile sıcak kalması İnegöl’de gerçekleşenlerle pekiştirilen bir gerçek ne yazık ki. Gündemle paralelliği kurabilmek için seçtiğimiz inceleme konularımızdan biriydi yaşananlar.

Belki ilk kez bu kadar politik bir konu seçtik, fakat neyi oyladığımızı bilmeden sandığa gitmek de istemiyorduk. Anayasa değişiklik paketi hakkında üç farklı yazar, bloklara hakim olan bakış açılarının ötesinde şahsi kanaatlerini de belirterek bazı perspektifleri yansıtmayı denedi. Umutlarımız, şüphelerimiz, kınadığımız anlayışlar; daha bilinçli bir oylama için.

Girişte bunlardan bahsedince sanmayın ki edebiyatı, sanatı unuttuk. Aksine derginin belki de istikrarlı bir şekilde işleyen tek kısmı ikinci yarısı. Felsefeden müziğe, öyküden şiire uzanan çeşitliliğe hala olabildiğince yer ayırmaya çalışıyoruz; Sessiz’i tanımlanması güç kılan etkenlerden biri de bu, ne mutlu ki öyle.


0 ses çıkmış:

 

Term Life Insurance Quote