28 Nisan 2010 Çarşamba

Michel Gondry (Sinema)


Müzik klibi yönetmenliği pek de parlanılabilecek bir sanat dalı sayılmaz; hele ki tek istediği “Muhteşemim, çok lezzetliyim!” demek olan “sanatçılarla” tıka basa dolu olduğumuz gerçeğini göz önünde bulundurursak. Bu tip insanlar için dahi fazlasıyla emek harcanıp iyi işler ortaya konulmuyor değil. Genel itibar bu denli kakafonik olduğunda minör sesler ne yazık ki ayırt edilemeyebiliyor. Her şeyin yüzeyselleşmesi ve tek tipleşmesi felaketine karşı koymak, koymanın da ötesinde bu salgından uzakta durmak zor – ama imkansız değil. Yeşillere kucak açarken eleştirel, eğlenceli ve sevimli olmayı ihmal etmeyen bir adam Michel Gondry.
1963’te Versailles’te doğmuş. 20 yaşındayken birkaç arkadaşıyla Oui Oui adında bir pop-rock grubu kurmuş (1992’de dağılmışlar). Kameranın arkasına ilk defa Junior Et Sa Voix D'Or (Çocuk ve Altından Sesi) şarkılarının klibini çekmek için geçmiş (Şimdilerde de eski dostlarıyla bir araya gelip davul setinin arkasına geçtiği, aldığımız duyumlar arasında). Sanatçı anne-babadan aldığı becerikli genleri Paris’te aldığı grafik eğitimi ile güzelce bileyen genç adam, grubu için çektiği kliplerle birçok ünlü müzisyenin ve markanın ilgisini çeker (Daft Punk, The White Stripes, The Chemical Brothers, Beck, Björk, Radiohead; Nike, Air France, Levi’s, Smirnoff, Coca-Cola..vb).
Çektiği klipleri izleyenlere kendisini anlatır gibidir. Kırmızı, turkuaza çalan açık mavi ve sarının hakim olduğu yerler, hazırlanışı sırasında bol emek harcanmış setlerin yanı sıra Gondry’nin kendine has giysileridir de. İzleyenleri şaşkına çeviren oyunlarla dolu klipleri ve kısa filmleri kimi zaman tahammül edilebilir absürdlükleriyle, kimi zaman da bilgisayar yardımıyla yapılmış efektleriyle öne çıkıyor. 2003 tarihli kısa filmi Pecan Pie’ı ve The Chemical Brothers şarkısı Let Forever Be’ye çektiği klibi ele alalım. Jim Carrey’nin başrolde olduğu 84 saniyelik Pecan Pie (“pecan” cevize benzeyen bir yemişmiş) yatak şeklindeki arabasıyla benzin istasyonuna gelen ve benzin alan bir adam hakkında. Film boyunca Elvisvari mimiklerle ismi tahminen Pecan Pie olan şarkıyı söyleyen Carrey, bu durumu gayet doğal karşılayan iki istasyon görevlisi tarafından karşılanıyor. Yastıkların çırpılması, yorganın düzeltilmesi gibi özel hizmetleri de kapsayan bir bakım sonucu yoluna devam ediyor. Let Forever Be ise, gerçek ve sanalın özenle çırpıldığı bir masal gibi – sabah yataktan kalkmasıyla güne başlayan kızımızın neredeyse her hareketini başka bir dünyada kendisinin birebir kopyaları tarafından yapılan birkaç güzel dans figürü takip ediyor. Düzlemler azalıyor, gerçekliğin solgunluğuna güzel kurgulanmış efektler yardımıyla dönülüyor ve kız hayatına devam ediyor. Bu gidiş dönüş o kadar çok tekrarlanıyor ki, hangisinin gözdeki hangisinin hayal gücündeki dünya olduğunu ayırt etmek zorlaşıyor. Radyokafaların hit olmasa da yeterince bilinen şarkısı Knives Out’a çektiği klip kıpkırmızı olmuş gözleri ve ıslak yanaklarına rağmen gülümsemeye çalışan birini getiriyor akla – sevimli olduğu kadar şakacı, şakacı olduğu kadar da ürkütücü bir ortamda Süper Doktor kutu oyunu oynanıyor (Ama kanlı canlı bir insan üzerinde!). Sonra da gerçek anlamda kemik yığınına dönüşmüş bir Thom Yorke’u mikrofon başında görüyoruz. Bu kadar nanik yaptığına bakmayın, aslında klip baya hüzünlü (“I want you to know / he’s not coming back”,”If you’d been a dog / they would’ve drowned you at birth”. Ne de güzel şarkıdır). Gondry’nin en çok çalıştığı isimlerden biri de uzay kraliçesi Bayan Guðmundsdóttir, nam-ı diğer Björk. Kendisinin tuhaflığından ürküp yaptığı her şeyden olabildiğince uzak durmayı seçenlerinize dahi sevgi aşılayabilecek nitelikte zengin klipler bunlar. Bachelorette’de ormanda bulduğu sihirli bir kitap sayesinde bir anda best-seller yazarı olan ve gökdelenler arasında ezilip büzülen genç kız olmuş Björk, Army of Me’de ise siyahlar içinde bir kamyon şoförü.
Birbirinden ilginç nesneler ve olaylar hakkındaki birçok kısa filminin ve müzik videosunun dışında çektiği reklamlarda da başarıyı yakalamış Gondry. Örneğin, 1995’te çektiği Drugstore Boy– Levi’s 501 (eczane) reklamıyla o kadar çok ödül almış ki, 2004 Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş. Reklam, yakışıklı bir delikanlının eczaneden alıp 501’inin yan cebinin hemen üstündeki miniminnacık yere sakladığı nesne ve eczacının kızı üzerindeki emelleri hakkında (Aynı reklamın Drugstore Girl isimli başka bir çevrimi de var, aralarındaki tek fark alışverişi yapanın, ötekinde eczacının kızı rolünde olan kız olması – eczacının da oğlu var). Fondaki elektronik müziğin siyah-beyaz zamanların taşra Amerika’sıyla böyle güzel uyuşması da şaşırtıcı.
Film çekmeye 2001 yılında Human Nature ile başlayan Gondry, özellikle Eternal Sunshine of the Spotless Mind ile kariyerini havalara uçurdu (Önceki filmi The Science of Sleep de oldukça beğenilmişti, bu uçuşa hazırlık niteliğindeydi). Sinemayla az çok ilgilenen herkesin bildiği bir film oldu “Sil Baştan”. Ayrıca, geçen senelerde İstanbul Film Festivali kapsamında okulumuzda da gösterimi yapılan Be Kind Rewind da bir Gondry işi. Hatırlarsınız belki, VHS formatında film kiralayan dükkandaki tüm kasetler manyetize olmuş tuhaf arkadaş (Jack Black) nedeniyle siliniyordu. Bu talihsiz olay üzerine üç arkadaş kolları sıvayıp kasetleri aynı filmlerin kendileri tarafından yorumlanmış halleriyle doldurmaya girişiyorlardı. Zamanla kendi yorumları ‘sweded’ filmler o kadar çok beğeniliyordu ki, (filmin Gondry tarafından çekilen ‘sweded’ trailer’ı da izlemeye değer) müşteriler de filmin içinde yer almak için uzun kuyruklar oluşturmaya başlıyorlardı. Başrollerdeyse –kimi zaman çok komik kimi zaman antipatik- Jack Black ve görmeye pek alışkın olmadığımız kalitedeki hip-hop adamı Mos Def’in yanı sıra Passeic kenti sakinleri. Filmin bu kadar doğal ve samimi yapan araba tamircisinden muhasebecisine bu insanlar ve ışıl ışıl fikirleriyle Bay Michel. (Fikirlerinden biri de burnuyla Rubik kübü çözmek, bkz: http://www.youtube.com/watch?v=pB8XedMowDU)
Yılın sonlarına doğru gösterime girmesi beklenen ‘Hollywood-style’ süper kahraman komedisi The Green Hornet’i sabırsızlıkla beklerken, Gondry abimizin kısa film çekmeyi rafa kaldırmamasını ve güzel klipleriyle rengarenk şölenler hazırlamayı unutmamasını diliyoruz. Çünkü bu cömert hayal gücünün dünyayı dolaşan kırmızı kurdeleler, içinden çıktığı bedeni takip eden metabolik katı atıklar, legodan oluşmuş rock yıldızları, dünyanın en mutlu atı, kibrit kutusuna sığabilecek boyuttaki adam ve daha nice şey hakkında bizlere vereceği sırlar bitmiş olamaz.



0 ses çıkmış:

 

Term Life Insurance Quote